Haber

Hakan Altınay: Soros Türkiye’ye her gelişinde bakanlık onayıyla VIP’den geçiyordu

Gezi tutuklusu Hakan Altınay, haklarındaki soruşturmanın hukuksuzluk örneği olduğunu belirterek, “Hukuk olarak hala sıfır noktasındayız, davanın gerçek bir yargıcına henüz denk geldiğini düşünmüyorum” dedi. T24 yazarı Cansu Çamlıbel’in sorularını yanıtlayan Altınay, davanın aşamalarını anlatarak, herhangi bir hukuksuz girişiminin olmadığını, iddianamede doğru olan tek şeyin isminin olduğunu belirtti. Altınay’ın “Gezi tutuklusu Hakan Altınay: Soros Türkiye’ye her gelişinde bakanlık onayıyla VIP’den geçiyordu” başlıklı söyleşide verdiği yanıtlardan bazıları şöyle:

Çiğdem Mater, Can Atalay, Mine Özerden, Tayfun Kahraman, Yiğit Ekmekçi ve siz… “Türkiye Cumhuriyeti hükümetini devirmeye teşebbüse yardım” suçundan yargılandınız ve mahkûm edildiniz. Ayrıca, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi dört ay önce cezanızı onadı. Yasal açıdan neredesiniz? Kişisel başvuru Yoksa AİHM açısından daha çok yol var değil mi?

Yasal olarak hala sıfır noktasındayız, evrak işlerinin gerçek bir yargıçla karşılaştığını sanmıyorum. Hepimiz Yargıtay’a başvurduk. Belge şimdi Yargıtay savcısının önünde, tebliğini bekliyoruz. Yargıtay kararıyla sıfır noktasını aşacağımıza dair umudumu koruyorum.

Belgeyle ilgili Anayasa Mahkemesi ve AİHM’nin ihlal kararları var. Aksakoğlu kararında Anayasa Mahkemesi bu delillerle 7 ay bile olsa kişilerin tutuklu kalmasının hak ihlali olduğuna karar verdi ama 13’üncü Ağır Ceza Mahkemesi aynı delillerle bizi 18 yıl hapis cezasına çarptırdı. Anayasa Mahkemesi’nin önüne gelirse yeni bir ihlal kararı çıkacağı neredeyse kesin. AİHM ise Kavala kararında görülen yargılamanın çok kötü niyetli olduğuna karar vererek her türlü türev sonucun ortadan kaldırılması gerektiğine karar verdi. Ancak belgemizin önce Anayasa Mahkemesi’ne sonra da AİHM’e gidebilmesi için önce olağan dava sürecinin tamamlanması gerekiyor.

Biraz da cezanın doğasından bahsetmek istiyorum; Türkiye Cumhuriyeti hükümetini devirme girişimine yardım etmek. Artık ben ve davayı takip eden herkes belgenin detayları üzerinde kontrol sahibiyiz. Ancak sizden belgeyi sanki hiç bilmiyormuşum gibi açıklamanızı rica ediyorum. AKP hükümetinin düşmesine nasıl yardımcı oldunuz?

Bu değerli sorunun cevabını bulmak kolay değil. Sizin de söylediğiniz gibi, benim adıma verilen karar, baskı ve şiddet yoluyla hükümetin çalışmaz hale gelmesine yardım ettiğimi söylüyor. İddianamenin çeşitli bölümlerinin arasına ters çevrilmiş arabaların fotoğrafları serpiştirilmişti. Ben de sordum: ‘Ben mi bu arabaları ters çevirdim?’, ‘Birisine çevir dedim mi?’, ‘Çevirmenlerden biri ‘Hakan Altınay çevir dedi diye bu arabaları ters çevirdim’ mi dedi? Cevap yok. Bunun yerine Avrupa Birliği Konseyi’ne 20 kişi ile yazdığımız Seyahat etkinlikleri nedeniyle Türkiye ile müzakereleri ertelemeyin – ertelemeyin! Bu hatanın kanıtı olarak – yazan bir mektup koydular.

Türkiye bir hukuk devletidir diyenlere bir davetim var: Gezilerimde bomba, mermi, taş, slogan attığıma veya seyahatlerimde üzerime bomba, kurşun, taş attığıma dair fotoğrafı, tanığı veya belgesi olan herkese ödül vermeye hazırım. Diğerlerine bomba, mermi, taş veya slogan atmalarını söyledim. Ama bulamazsan, senden ödül falan istemem ama yüzünün biraz kızardığına inanmak isterim. Hukuktan vazgeçtim vesaire, en temel insanlığı arıyorum.

Bu noktada siyaset bilimci şapkanız ile cevap vermenizi istiyorum; Kozmik siyaset bilimi jargonunda ‘hükümeti devirmeye teşebbüs’ terminolojisi hangi kurallar içinde kullanılır? Öte yandan, Avrupa Konseyi’nin kurucu devletlerinden biri olmasına rağmen Türkiye’nin AB üyeliğine aday ülke olarak uymayı taahhüt ettiği kişi hak ve özgürlükleri müktesebatına göre artık uzak bir hedefi vardır. … onları geçelim. Türkiye Cumhuriyeti Anayasasına göre gösteri ve yürüyüş hakkı nedir?

Bu trajikomik bir bahis. Suçumuz devlete karşı işlendi değil mi? Peki hükümet nerede? Ankara’da. Avukat Köksal Bayraktar her duruşmada şunu söyledi: ‘Arkadaşlar bu bahsettiğimiz suç Ankara dışında işlenemez. Bu insanlar Ankara’da değil.’ Mine Özerden tüm gezi boyunca Fethiye’dedir. Seyahat ederken İsveç’in ücra bir yerindeki Talberg Forum’a katıldım. Hükümet oradan nasıl devrilebilir? Kafka asla böyle bir saçmalık düşünmedi.

Uzak ve yakın siyasi tarihte ikisi arasındaki uçurumun kitlesel eylemlerle kapatıldığına dair örnekler var. Türkiye’de değilse de dünyada… Gezi eylemlerinin AKP ve Erdoğan için böylesine bir travmaya dönüşmesinde dönemin ruhu sizce ne kadar etkili oldu? Zamanın ruhuna göre Tunus’u, Tahrir’i, hatta Suriye’yi de katalım… Arap ayaklanmalarını kastediyorum.

Bahsettiğiniz travma benim anlayabileceğim bir şey değil. Dünyanın dört bir yanında kitlesel protestolar var. Ya Time ya da The Economist kapağına bir oyuncu taşıyarak 2013 yılında bu itirazları yılın olayı olarak adlandırdı. demokratik kültürün gelişimi için bir modül olarak. Yanılmıyorsam, halen AK Parti’li olan bir kişi iddianame için ‘bir çocuğun bile yazamaması saçmalık’ dedi. Bu nedenle Gezi’ye bu şekilde bakmak, travma açıklamasının ima ettiği bir çaresizlikten çok muhtemelen bir tercihtir.

Kimi kastediyorsun? İddianamede ‘Bir çocuğun bile yazamayacağı saçmalık’ ifadesini kim kullandı?

Bülent Arınç’ın söylediğini hatırlıyorum.

Gezi olaylarından bu yana, “küresel sermaye yerel ve ulusal hükümetimizi yemeye çalışıyor” öyküsünü, iktidarın elindeki troller ve kontrol ettiği medya kuruluşları aracılığıyla Türkiye ölçeğinde anlatma mücadelesini takip ediyoruz. tüm otoriter ve küreselleşme karşıtı rejimlerin ürettiği siyasi jargonu ve komplo teorilerini alıp yerelleştirdi. Bu açıdan bakıldığında Seyahat çantasına atılmanızın asıl sebebinin, kuruluşundan 2001 yılına kadar Açık Toplum Enstitüsü Türkiye’nin genel müdürlüğünü yapmış olmanız olduğunu düşünüyorum. Açık Toplum eşittir George Soros, Soros eşittir en güçlü Yahudi dünyada lobi Bugün sizi Silivri’de tutan şey, Soros’un Türkiye’de kurduğu yasal bir vakfın transfer temsilcisi olmanız mı?

Burada birden fazla sorun var: Birincisi, komplo teorilerinin yaygınlığı ve çekiciliği. Günümüz dünyasında güven üretemez. Bu olduğunda, komplo teorileri çekicidir. Hatırlarsanız Amerika’da Bill Gates’i Covid ile suçlayan ve ondan şüphelenen büyük bir grup vardı. Ancak komplo teorileri ile siyasi analizler yapmak, iddianame yazmak, insanları suçlamak kesinlikle kabul edilemez. İkinci olarak, Gezi’den sonra AK Partili bakanlar Açık Toplum Vakfı temsilcileriyle görüşmeye ve toplantılarını Twitter hesaplarında ve bakanlık internet sitelerinde duyurmaya devam etti. Soros Türkiye’ye her gelişinde bakanlığın onayıyla VIP’den geçiyordu. Üçüncüsü ve en tuhafı, Vakıf’taki genel sekreterliğim 2009’da sona erdi. Bu vesileyle beni Açık Toplum ile ilgilenmek üzere seçtilerse, çok saçma bir şey yaptılar.

(…)

Burayı biraz açmak gerekiyor. Açık Toplum Enstitüsü nedir ve neden kurulmuştur? ne işe yarar Türkiye’nin bütçesi ne kadardı?

Son dönem hakkında bilgim yok. Dediğim gibi 2009’dan beri Yale Üniversitesi, Brookings Enstitüsü, Global Civics Academy ve Boğaziçi European School of Politics’e zaman ayırdım. 2009 öncesi dönem ilginizi çekiyorsa, Soros’un Sabancı Üniversitesi’nin açılışına davet olarak Türkiye’ye ilk kez geldiğini, burada tanıştığı insanlardan etkilendiğini ve Türkiye’nin daha açık olma sürecini güçlendirmeye karar verdiğini söyleyebilirim. toplum. Avrupa Birliği süreçleri değerli bir işbirliği alanıydı. Yıllık bütçesinin 1.5 milyon dolar civarında olduğunu hatırlıyorum.

Osman Kavala aynı zamanda Enstitünün yönetim kurulu üyesiydi. Onunla tanışmanız bu şekilde mi başladı? Kavala’yı çok az tanıyanlar da aynı davadan yargılandı. Mesela Yiğit Aksakoğlu. Kavala ile bağınızı nasıl tanımlarsınız?

Osman Kavala ismini 1980’lerin ortalarından beri tanıyorum. O zamanlar Nokta ile birlikte Yeni Gündem okurduk, Bilsak’taki etkinlikleri izlerdik, İletişim’de çıkan kitapları takip ederdik; Osman hepsine katkıda bulundu. 80’lerin sonunda gerçek bir turist rehberi olmuştum. Osman’ın da Bodrum Cins diye bir firması vardı kendisine başvurdum ama beni işe almadılar. Sonra 1999 depreminde tanıştık. Artık haftada bir saat halı sahada futbol oynuyoruz. Bugün bizi (Hakan-Tayfun vs Osman-Can) 3-2 yendiler… Osman iki gol attı.

Enstitü Türkiye şubesini 2018 yılında yani Kavala’nın tutuklanmasının ardından kapatmıştır. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bizzat Soros’u hedef almaya başladığı o dönem. Hatta bir sözünü hatırlatayım; ‘Bu adam, dünyadaki ulusları bölmek için birini atayan zengin bir adamdır. O kadar çok parası var ki onu böyle harcıyor.’ Erdoğan’ın sözleriyle devam edelim… Soros neden bu parayı Türkiye gibi ülkelerde harcıyor?

2018’deki kapatma kararının bir modülü değildim ama doğru yaptıklarını düşünüyorum. Bir yerde istenmiyorsan orada olmanın bir anlamı yok. Dünyada da bir yabancı fon telaşı var. Bu bazen paranoya düzeyine ulaşır. Herhalde bazı temel gerçekleri hatırlatmak gerekiyor; Yurt dışından fon alımını kolaylaştıran AK Parti hükümetidir. Artık bunun yararsız veya savurgan olduğunu düşünmezlerse, yasayı hızla değiştirebilirler. Bunu yaparken şunu unutmayalım: Robert Kolej gibi fen liseleri de yabancı sermayeyle kuruldu. Bu okulların mezunları olmasaydı bugün gurur kaynağı olan savunma sanayii ne durumda olurdu? Türkiye egemen ve bağımsız bir ülke olarak her an yurt dışından fon teminini yasaklayabilir. Türkiye’nin dış finansman konusunu etraflıca tartışması gerekiyor. Ancak bu hükümet tarafından yasaklanmayan ve kolaylaştırılmayan bir şeyi gayrimeşru göstermek, sağlıklı ve gerekli toplumsal muhakemeyi engeller.

(…)

Eylül 2022’de Karar Gazetesi’nde bir yazı çıktı. Orada diyorsunuz ki ‘Gezi olaylarının içinde mutlak bir dış çatışma olduğuna inanmak isteyenler olduğunun farkındayım. Ancak bu suçları soruşturmakla görevli resmi kurumlar defalarca böyle bir delilin olmadığını tespit etti. İşin garibi, hükümet üyeleri 2013’ten sonra da şüpheli örgütlerin temsilcileriyle görüşmeye devam etti.’ Şüpheli kuruluş size mi ait, Açık Toplum? AKP’nin ilk döneminde Açık Toplum Enstitüsü’nün iktidarla bağlantıları nasıldı? Temas ve fikir alışverişi en çok ne kadar süreyle ve hangi alanlarda gerçekleşti?

Sorularınızda haklısınız, netlik arıyorsunuz ama korkarım ki bizim hoş ülkemizde tartışmalar ve sanrılar bu kadar net yaşanmıyor. Her türlü olumsuzluk dış dünyadan malum, hiçbir eksiğimiz, hatamız, suçumuz yok. Yüksek zekalı konuşmayı hatırlarsınız… bu tartışma yıllardır konuşulur. Şu an itibariyle ne olduğunu, nasıl çalıştığını biliyor muyuz? Büyük analist ve eşsiz bilge Süleyman Seyfi Öğün, 2 Haziran 2013’te ‘bu işin arkasında dış güçler olmalı’ diye yazıyor. Buna inanmak işinize geliyorsa, dünya görüşünüzü onaylıyor ve güçlendiriyorsa, kanıt aramadan inanmayı seçiyorsunuz. Dünya görüşünüze uyması için gerçekleri parçalayıp parçalıyorsunuz. Kendi kuruntusunun iddianameye dönüşmesi, dayanaksız ve delilsiz cezaevinde olmamız Öğün Hoca’yı rahatsız ediyor mu bilmiyorum. MASAK’ın (Mali Suçları Araştırma Kurulu) Gezi’ye dış kaynak bulamadığımızı defalarca bildirdiğini de ekleyeyim.

MASAK’ın mahkeme sürecinde ortaya çıkan o raporunu hatırlayalım. MASAK, Gezi olaylarının finansörünün Kavala olduğu iddiasına yanıt olarak, ‘Hukuka aykırı delil olarak kabul ettiğimiz teyp görüşmelerinde yapılan işlemlere ilişkin somut bir tespit ve tespit yapılmamış, hiçbir hesap tespit edilmemiştir. bu nesnelerin şiddet eylemlerinde kullanıldığına dair herhangi bir bilgi ve belge bulunmamaktadır. olmadığı anlaşılmıştır.’ Bildiğimiz bu. MASAK’tan başka bir rapor veya değerlendirme var mı? Ya da mesela MİT’in adli süreçte karşınıza çıkan rastgele bir raporu var mı?

Bilmiyorum. Kararı gözünüzde canlandırabilmeniz için bir detay daha vereyim; Gerekçeli kararda benim için ‘Anadolu Kültür yönetim kurulu üyesiydi’ diyor. Seyahatin iyi mi kötü mü olduğu, Anadolu Kültür Gezi’yi destekleyip desteklemediği konusunda farklı görüşler olabilir. Gezi sırasında Anadolu Kültür’ün herhangi bir suça karışmadığı bana göre ortada. Aksine, belgede en ufak bir delil yoktur. Ama doğrusu ben 2017’de Anadolu Kültür Yönetim Kurulu’na katıldım, Gezi 2013’te gerçekleşti. ‘Benim bir zaman makinem var ve siz benim 2017’den 2013’e döndüğümü mü iddia ediyorsunuz?’ Mahkemeye sordum. Buna da bir yanıt alamadık. Bunlar gerçekten ürkütücü eserler.

(…)

Önceki soruya bir ek soru eklemek istiyorum. 14 Mayıs’ta hükümet değişirse sizinle ilgili hukukun üstünlüğü ilkesinin bir an önce hayata geçirilmesi için bazı adımlar atılması kuvvetle muhtemeldir. Birincisi, bu seçimlerde hükümetin değişeceğine inanıyor musunuz? İkincisi, iktidar değişse ve özgürlüğüne kavuşsan da, 10 yıldır AKP telaffuzuyla sana ‘batı ajanı’ gözüyle bakılması telkin edilen kitlelerin fikrinin aynı kalması seni üzüyor mu?

Burada da birden fazla sorun var. Keşke çok net gerçekleri tespit edebilmek için bir yetki değişikliğine gerek olmasaydı. AK Parti’nin hakkında Ceza Kanunu hazırladığı eski İstanbul Hukuk Dekanı Adem Sözüer, davamızı ‘ikinci Yassıada davası’ olarak nitelendirdi. Her duruşmayı bizzat izleyen İstanbul Barosu eski Başkanı Durakoğlu, davamızı ‘son 40 yılın en kötü davası’ olarak nitelendirdi. Sanki bir sorun olduğunu algılamak için daha ne olması gerekiyor? Seçime gelince, ne olacağını tahmin etme konusunda farklı bir yeteneğim yok. Kendi adıma son yılların en ferah oyununu Millet İttifakına vereceğim. Ülkedeki ahlaki, sosyal ve yasal çöküşü ve çürümeyi onarmak ve iyileştirmek için gereken en dar seçim ittifakına değil, insanlığın mümkün olan en geniş ittifakına ihtiyacımız var. Tek bir kişinin böylesine büyük bir onarım yapması ne yasal ne de mümkün. Hukuk alanından bir örnek verecek olursak sadece Muharrem Erkek’e ihtiyacınız yok… Bülent Kaya, Mustafa Yeneroğlu, Serap Yazıcı, Bahadır Fazilet ve daha bir çok tanımadığımız insan elini uzatmak zorunda kalacak.

Son olarak, bizim Batılı casuslar olduğumuz saçmalığına kimsenin inanacağından endişe duymuyorum. Şubat 2003’te, Türkiye’nin ABD’nin Irak’ı yasadışı ve yasa dışı işgaline katılmaması için yürüyordum. Amerikan petrol şirketlerinin insanlığa karşı yaptıkları yanlışlardan yargılanabilmesi için uğraşan, ACLU’nun lideri olarak Financial Times’a gelen ve Obama’nın Dick Cheney gibi davrandığını söyleyen benim. Gladstone ve diğerleri gibi Avrupalıların oryantalizmleriyle yüzleşmelerini talep eden benim. Silivri’de sadece CHP’li öğrencilerim değil MHP, Hüda-Par ve HDP’li öğrencilerim de beni ziyaret ediyor. Onun için bu saçmalık yürümedi, yürümeyecek.

Bu, öğrencilerin ziyaret etmesine izin verildiği anlamına gelir. Ailenizden ve avukatlarınızdan başka ziyaretçilerin girmesine izin verilmediğine inanılıyor. MHP’li tanıdıklarınız ne diyor merak ettim. Örneğin partilerinin bu rejime verdiği desteği kendileri için nasıl meşrulaştırıyorlar?

Bu öğrenciler hukukçu olan mezunlardır. Avukat olarak gelebilirler. Avukat olmayan öğrencilerin ziyarete gelmesi maalesef mümkün değil. MHP’li üyemiz hep bu davanın hukukla alakası olmadığını söyledi. Bunu kamuoyu önünde söyleyen ve yapan AK Partililer de var.

(…)

Bana sıkça sorulan bir soruyu size sormak istiyorum. Ömrünüzün uzun dönemlerinde farklı ülkelerde yaşadınız. Akademik çalışmalarınızla uluslararası alanda kendini kanıtlamış bir akademisyensiniz. Batı’da herhangi bir ülkeye yerleşebilir, akademik çalışmalarınızı çok daha güzel ve daha özgür kurallarla sürdürebilirdiniz. Bu kadar gencin yurt dışına çıkmak için can attığı bir ortamda… Travel ile beş yıl önce bağ kurulmaya başlanan bir ortamda neden Türkiye’de kalmakta ısrar ettiniz? Diğer olasılıklara rağmen neden çocuğunu Türkiye’de doğurmayı seçtin? Ege artık iki buçuk yaşında… Bu sürecin tam ortasında doğdu.

Gidenlere, gitmek isteyenlere sözüm yok… Bu onların hakkı. Ama buradan hissediyorum; Hayallerim, umutlarım burada. Hande de ben de Ege’nin burada büyümesini istiyoruz. Bizim vatandan vazgeçmeye hiç niyetimiz yok. Bizi firar ettiğimiz için tutuklayan mahkeme utansın. Amerika’nın bana verdiği Green Card’ı iade ettim ve Türkiye’ye döndüm. Hâlâ yargılanıyorken AİHM bu dava için 18. Unsurun ihlal edildiğine hükmetti. Bu davada siyasi saiklerle hukuk askıya alınmıştır” dedi. Bu kararı hangi Avrupa ülkesine gösterirseniz gösterin, size hızlı bir şekilde siyasi mülteci statüsü verecektir. Ancak kimse gitmedi. Asgari bir insanlık varsa, sanırım birinin yüzü kızarmalı. (HABER MERKEZİ)

kemerajans.com.tr

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu