Haber

İyi Parti İstanbul İl Teşkilatı’ndan İl Milli Eğitim Müdürlüğü önünde yapılan açıklama: “Ülkemizde eğitim ve öğretim sürecinden Vakıflar, Cemaatler, Dernekler sorumludur…

Haber: ÇAĞATAN AKYOL – Kamera: SADIK KARAKULOĞLU

İyi partiİstanbul İl Teşkilatı yeni eğitim-öğretim yılında Sultanahmet İstanbul’da İl Milli Eğitim Müdürlüğü önünde yapılan toplantıya gelerek açıklama yaptı. İl Başkan Yardımcısı Aysun Çakmaklı Cevheri, “Vakıf, cemaat, dernek grupları ve benzeri grupların din eğitimi veya değerler eğitimi adına Milli Eğitim Bakanlığı müfredatı dışında bazı faaliyetlerde bulunması ilimizdeki eğitim-öğretim sürecini olumsuz etkilemektedir. Çünkü bu tür faaliyetlerde bulunan grupların hangi müfredat ve programa bağlı kaldıkları da bilinmiyor ve bu durum oldukça tehlikeli” dedi.

Yeni eğitim-öğretim yılı bugün başladı. GÜZEL Partisi İstanbul İl Teşkilatı da yeni dönem için Sultanahmet İl Milli Eğitim Müdürlüğü önünde bir açıklama yaptı. YETERLİ Partisi İstanbul Milletvekili Nimet Özdemir’in de katıldığı açıklamada, partililer adına hazırlanan ortak açıklama, DÜZGÜN Partisi İstanbul İl Başkan Yardımcısı Aysun Çakmaklı Cevheri tarafından okundu. Cevheri, “Andımız”ın okunmasının ardından şunları söyledi:

“EĞİTİM EN DEĞERLİ SORUNLARIMIZDAN BİRİDİR: Ülkemizin bekası için eğitim politikalarını ön planda tutan ve Cumhuriyet değerlerimizi her zaman içselleştiren ADEQUATE Partisi mensupları olarak, tıpkı burada olduğu gibi 81 ilde eş zamanlı olarak sahalarda, sahalarda, karşınızdayız. Geçtiğimiz yıl kamuda 15 milyon 839 bin 140, özelde 1 milyon 578 bin 233, açıköğretim kurumlarında ise 1 milyon 738 bin 198 öğrenci eğitim gördü. Devlet okullarında öğrenim görenlerin 8 milyon 147 bin 339’u erkek öğrenci, 7 milyon 691 bin 801’i ise kız öğrenci oldu. Milli Eğitim Bakanlığı istatistiklerine göre Türkiye’deki toplam 70 bin 383 eğitim kurumu içerisinde devlet okullarının sayısı 56 bin 200. Özel okulların sayısı ise 14 bin 124. Şu anda resmi rakamlar belli değil ama bu rakamlar muhtemelen bu akademik yılda daha da artacaktır. Anne-babaları da dahil ettiğimizde toplumumuzun önemli bir kesimini ilgilendiren eğitim konusu, söz konusu sayısal veriler ışığında en önemli sorunlarımızın başında gelmektedir.

PEDAGOJİK FORMASYONU OLMAYAN KİŞİLERİN DERS ÖĞRETMEYE ÇALIŞMALARINA İZİN VERİLDİĞİNE ŞAHİT OLUYORUZ:

EĞİTİM SİSTEMİ, SEÇMEN EĞİTİM HEYETİ: Cumhuriyetin temel özelliklerinden biri de Eğitim-Öğretim Birliğidir ve bu, devletimizin varlığının sonsuza kadar korunmasıyla doğru orantılıdır. Milli Eğitim Bakanlığı müfredatı dışında din eğitimi veya din eğitimi adına yapılan vakıf, cemaat, dernek grupları ve benzeri faaliyetlerin ülkemizdeki eğitim-öğretim sürecini olumsuz etkilediği bilinmelidir. Çünkü bu tür faaliyetlerde bulunan grupların hangi müfredat ve programa uydukları bilinmiyor ve bu durum oldukça tehlikeli. Her zaman olduğu gibi öncelikli talebimizin çağdaş ve çağdaş eğitimin yanı sıra eğitimde fırsat eşitliğinin sağlanması olduğunu özellikle belirtmek isteriz. Bu talebimizi her fırsatta, her türlü medyayı kullanarak yorulmadan haykırıyoruz. Çünkü ülkemizin temel sorunu bu. Ne yazık ki bugün içinde bulunduğumuz eğitim sistemi birey yetiştirmek değil, seçmen yetiştirmektir. Ülkemizde eğitimde ilk olarak Köy Enstitülerinin kapatılmasıyla başlayan erozyon, son 22 yılda birçok köy okulunun kapatılmasıyla daha da derinleşti.

MÜFREDAT BİLİNÇLİ BİR YOLSUZLUĞU BERABERİNDE GETİRDİ: Müfredat düzenlemeleri yukarıda bahsettiğimiz Cumhuriyet değerlerinden uzaklaşmayı ve kapalı bir gündemin uygulanmasını hedeflemiş ve Türk eğitim sisteminde bilinçli bir yozlaşmaya yol açmıştır. Andımızın yargı kararına rağmen keyfi olarak yasaklanması bile milli eğitim ideallerimize en ağır darbelerden biri olmuştur. Çocuklarımızın “Ne mutlu Türk’üm diyene” çığlığından rahatsız olanların asıl amacının, kimliksiz bir zihniyete sahip, başkalarına kulluk eden bağımlı bireyler yetiştirmek olduğu açıkça anlaşılmıştır. Eğitimde temel felsefe, kaliteli eğitimin önünü açmak, fırsat eşitliğini sağlamak, devlet garantili parasız eğitime geçiş için çalışmak ve sonuçta nitelikli gençler yetiştirmek olmalıdır. Geleceğin aydınlık bir Türkiye’sini kurmanın, insan hak ve özgürlüklerinin hakim olduğu, hukukun tüm kurum ve kurallarıyla işlediği, adaletin herkes için tesis edildiği laik ve demokratik bir ülkede yaşamanın tek yolu, adaletin herkes için tesis edilmesinden geçmektedir. Milli eğitimde bu idealler.

YEMİNİMİZİN OKUNUŞUNA YENİDEN BAŞLAMALIYIZ: Türk eğitim sisteminde Atatürk unsurları ve devrimler esas alınmalı, milli ve manevi hassasiyetler korunup kollanmalı, laik ve bilimsel eğitim unsurlarıyla uyumlu politikalar üretilmelidir. Birebir devlet kontrolü altında olması gereken okullarımızda ve öğrenci yurtlarımızda, dar gelirli ve sabit gelirli ailelerin çocuklarına ücretsiz erişim imkânı sağlanmalıdır. Devletimizin hiçbir biriminin onaylamadığı sözde kaçak eğitim ve barınma merkezlerinin bırakın hoşgörüyü, derhal kapatılmasına yönelik süreçlerin gecikmeksizin yürütülmesi gerekmektedir. Dernek ve vakıfların işlettiği eğitim ve yurt merkezlerinin Türk devletinin ve milletinin hassasiyetleri doğrultusunda denetlenmesi ve elbette Anayasamızda ve güncel maddelerde belirtilen Türk eğitim sisteminin ilke ve esaslarına uygunluğunun denetlenmesi, kayıtlı olmalıdır. Ülkemizin geleceği olan çocuklarımızda milli bilincin ve milli değerlerimize aidiyet duygusunun güçlendirilmesi için yargı kararına rağmen yasaklanan Andımız ülke genelinde yeniden okunmaya başlamalıdır.

1 MİLYON 358 BİN ÇOCUK AÇLIK SINIRINDA: Ailelere yük olan ağır kırtasiye giderlerinin devletimiz tarafından karşılanması, okul ve derslik sayısının yetersiz olması, dersliklerin kalabalık olmasından kaynaklanan sorunlar ortadan kaldırılmalıdır. Öğretmen açığı, atamasız öğretmen ders başına çalıştırılarak kapatılmalı, okulsuz köylerin ve taşımalı eğitim sisteminin sıkıntıları giderilmelidir. Türkiye’de ilkokul 4’üncü sınıf öğrencilerinin yüzde 40’ının, 8’inci sınıf öğrencilerinin ise yüzde 46’sının okula aç gittiğini, 1 milyon 358 bin çocuğun açlığın eşiğinde olduğunu biliyoruz. Bu nedenle DÜZGÜN Partisi olarak okullardaki çocuklarımıza yönelik beslenme projesi geliştirdik. Şimdi buradan hükümete sesleniyoruz; hadi, hadi oy Dönem içerisinde bizi kopyalayarak verdiğiniz bedava yemek sözünü yerine getirin. Kısacası öğrencilerimizin beslenme sorunları mutlaka ele alınmalı; Sağlıklı ve nitelikli bireyler yetiştirebilmek için eğitimimizin dünyadaki kozmik kalite standartlarına yükseltilmesi gerekmektedir. “Öğretmenlerin özellikle özel okullarda açlık sınırında çalışmaları engellenmeli, velilere ekstra maddi ve manevi yük olan hizmet açığına son verilmelidir.”

Kaynak: ANKA / Güncel

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu